Almanya’da Erken Genel Seçimlerde İlk Sonuçlar Açıklandı

Bugün Almanya’da gerçekleştirilen erken genel seçimlerde muhafazakar Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) başarılı oldu. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, hızlı bir şekilde koalisyon hükümeti kurma arzusunu belirtti.

Yeni başbakan olması beklenen Merz, partisinin geçmişteki temellerini sorgulamakta tereddüt göstermiyor.

Merz, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin tanınan simalarından biri.

Siyasi yaşamı boyunca, genellikle sıradan bir figür olarak algılandı. Ancak, göçmenlik yasalarının sıkılaştırılması konusunda aşırı sağ ile işbirliği yapmayı seçmesi, büyük bir tabu kırdığına dair izlenim oluşturuyor.

Bu işbirliği, CDU’nun geçmişteki merkez sağ yaklaşımından net bir ayrılışın göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Merz, Olaf Scholz hükümetinin düşmesinin ardından başlayan seçim kampanyasını hızla başlatmış oldu.

Yeni Şansölye Olma İhtimali

Merkel döneminde partisi tarafından gölgede kalan Merz, zamanla siyaseti bırakıp özel sektörde yer aldı. Birçok kişi onun artık siyasi arenada silindiğini düşünüyordu.

Ancak 69 yaşında geri dönüşü, şansölye koltuğuna olan tutkusunu da gözler önüne seriyor.

Almanya’daki seçimlere bir ay kala, 23 Ocak’ta bir grup insan, Merz’in dış politika konusundaki görüşlerini dinlemek üzere Berlin’deki lüks bir otelde toplandı.

Bu, 20 yıl önce siyasi kariyerinin sona erdiği düşünülen biri için oldukça önemli bir andı.

Konuşması sırasında iktidara olan hazırlığını gösterme gayretindeydi, sakin bir duruş sergileyerek bir iş adamı imajı çizdi.

Bu noktaya ulaşmak için oldukça dolambaçlı bir yol izledi.

“Genç ve Saftık”

Okulun ardından askerlik yaptı, sonrasında hukuk eğitimi aldı ve 1981 yılında sınıf arkadaşı Charlotte Gass ile evlendi. Çiftin üç çocuğu bulunmaktadır.

Bir süre avukat olarak çalıştı, ama her zaman siyasete dönme arzusunu korudu. 1989 yılında 33 yaşındayken Avrupa Parlamentosu’na seçildi.

Aynı dönemde Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) seçilmiş olan Dagmar Roth-Behrendt, “İkimiz de oldukça genç ve saf biriydik” diyerek o dönemleri anımsıyor.

Roth-Behrendt, genç yaşında tanıdığı Merz’i “ciddi, güvenilir, dürüst ve nazik” olarak tanımladı.

O dönem esprili bir üslupla tanıdığı Merz’in bugünkü ciddiyetinin “siyasetin getirdiği zorlukların” sonucunda oluştuğunu ifade etti.

Peki, Merz kariyerinin başlarında bir gün şansölye olmayı düşünebilir miydi?

Roth-Behrendt, “Muhtemelen hayır, asla böyle bir şey diyemezdim. ‘Hadi canım, şaka mı yapıyorsun?’ derdim” yanıtını verdi.

Ancak herkes, Merz’in azminin farkındaydı. Kısa süre içinde Avrupa Birliği kurumlarından ulusal siyasete geçiş yaptı.

Partinin daha sağcı kesiminde dikkat çekerek yükselmeye başladı.

30 yılı aşkın bir zamandır tanışan CDU milletvekili Klaus-Peter Willsch, onun “mükemmel bir hatip ve donanımlı bir düşünür” olduğunu belirtiyor.

Willsch’in Merz için kullandığı “savaşçı” ifadesi, liderlik mücadelesindeki kararlılığını gösteriyor.

2018 ve 2021’deki iki liderlik girişimi başarıya ulaşmadı.

Ancak, 90’larda Merkel’le yaşadığı liderlik mücadelesi daha çok hatırlanıyor.

Komünist Doğu Almanya’dan gelen mütevazı bir kimyacı olan Merkel ile Batı Almanya’nın kendine güvenen avukatı Merz, hiçbir zaman ortak bir dil bulamadı.

Merz, partisinin internet sitesindeki özgeçmişinde, Merkel’e karşı yarışmayı kaybettikten sonra 2009’da “bir süre düşünmek için” milletvekilliğinden istifa ettiğini belirtti.

Sonrasında finans ve şirket hukuku alanında çalıştı. Birçok uluslararası firmanın yönetim kurulu üyeliği yaptı ve bu süreçte servet kazandığı söyleniyor.

Parlamentoya dönüşü on yılı aşkın bir süre aldı.

Tekrar siyaset sahnesine dönerken, Merkel’in merkezci politikalarına muhalefet etmeye başladı.

Friedrich Merz’in göç kurallarını sıkılaştırmak için yaptığı önerge, Merkel dönemindeki politika ile belirgin bir kopuş anlamına geliyor.

Merz, bu önergenin aşırı sağdaki Almanya için Alternatif (AfD) partisiyle doğrudan bir işbirliği içerdiğini reddediyor. Ancak bu durumu protestolar takip etti ve Merkel tarafından iki kez eleştirildi.

Eleştirmenler, bu adımın yalnızca AfD’nin avantajına olacağını savunarak bunu bir seçim riski olarak nitelendiriyor.

Destekçileri ise Merz’in sağ görüşlü seçmenleri partiden kopardığını iddia ediyor.

Önceki dönemde de ılımlı seçmene zarar verebilecek politikalar almıştı; örneğin 1990’larda evlilik içi tecavüzü suç saymayan bir yasa tasarısına karşı oy kullanmıştı.

Bu durumu sorgulandığında, evlilik içi tecavüzün zaten bir suç olduğunu düşündüğünü belirtti ve tasarıdaki diğer konulara itiraz etti.

Anketler, Merz’in özellikle gençler ve kadınlar arasında popülaritesinin düşük olduğunu göstermektedir.

Arkadaşı Klaus-Peter Willsch, medyadaki Merz hakkında yapılan eleştirilerin adil olmadığını düşünüyor.

Willsch, kendi seçim bölgesindeki kadınların Merz ile konuştuktan sonra “iyi bir insan” olarak düşündüklerini söylediğini aktarıyor.

Charlotte Merz, Westfalenpost gazetesine verdiği bir mülakatta, “Bazı insanların kocamın kadınlarla ilgili algısının kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyorum” dedi.

Charlotte, evliliklerinde ortak sorumluluk aldıklarını ve çocuk bakımı ile mesleki yükümlülüklerini dengeleme konusundaki disiplinlerini örnek vererek açıklıyor.

Merz için önemli olan, seçim yaklaştıkça oluşacak koalisyon tartışmaları olacaktır.

Bazı gözlemciler, AfD ile dolaylı bir işbirliği yaklaşımının Merz’in potansiyel koalisyon ortakları arasında güven sıkıntısına yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Merz, AfD ile bir hükümet ortaklığı olasılığını kesin bir dille reddetmektedir.

Bir AB diplomatı, Brüksel’in Merz’in göreve gelmesini endişeyle beklediğini belirtiyor.

Aynı diplomat, Almanya’nın mevcut siyasi tıkanıklıktan çıkması ve “harekete geçme” zamanının geldiğini savunuyor.